Endülüs'ün tarihindeki o altın çağ, kültürel çeşitliliği ve hoşgörüyü bir arada yaşatabilmenin mümkün olduğunu bize gösteriyor. Sanatın ve bilimin toplumları nasıl ileri taşıdığını görmek, geleceğe dair umutlarımızı şekillendirirken, hoşgörüyle bir arada yaşamayı öğrenmek, dünyamızı daha güzel bir yer haline getirmenin anahtarı.
Bu nedenle, bu özel seyahatin ardından, Endülüs'ün bize öğrettiklerini unutmadan; hoşgörüyü, bilimi ve sanatı hayatlarımızın merkezine yerleştirmek için üzerimize düşenleri yaparak, birlikte daha aydınlık bir geleceğe yürümemiz pekâlâ mümkün diye düşünüyorum.